Türkiye nüfusunun büyük kısmı müslüman olan bir ülke, ki bu oran giderek düşüyor son 10-20 yılda %98'den; kimilerine göre %50 bana göre %60-70 lere kadar düştü.
Konumuz elbette bu radikal düşüş değil, ama gene de müslümanlıkla ilgili mevzudan bahsedeceğim. Malum müslümanlıkta domuz eti haram hayvan etlerinin birincisi. Bu yüzden domuz eti tüketimi ülkemizde çok hassas bir konu olmuştur hep.
Öyle ki, İslamcı kesim yolsuzlukla hırsızlıkla haram yemeyi domuz eti yemekten daha hafife almakla suçlanırlar hep. Gerçekten de doğrudur adamlar haram kazanmayı çalmayı çırpmayı yanlışlıkla domuz et yemekten daha hafif olabilir bir şey olarak görüyorlar...
Bu arada dününüyorumda, ben ta 1997 yılında Galleria Ataköy AVM'de çalışırken, Bistro aldı fast food dükkanında domuzlu hotdog satıyorduk ve arkada duvarda asılı belgelerimizde bu yazıyordu, ama müşterilerin çoğusu bilmiyordu bunu..
Malumunuz son günlerde Köfteci Yusuf üzerinden büyük bir yaygara var ve sattıkları köfte etlerinde binde bir oranında domuz eti olduğu iddia ediliyor. Bu iddia devlet kurumlarınca resmi olarak raporlandı.
Kullanılan domuz etinin oranı çok komik ve saçma geliyor elbette duyan herkese ve bunun aslında bir yerli yemek firmasının çökertilmesi için büyük bir komplonun parçası olduğu da konuşuluyor. Çünkü 280 şubesi 12000 çalışanı 2 milyar dolarlık bir cirosu varmış. Günde 100 ton et işliyormuş. Bu mantıkla sadece günde sattığı etin sadece 100 kilosu domuz eti oluyorki bu anlamda gerçekten iddialar hakkaten saçma geliyor insana.
Elbette, bütün bunlar büyük sansasyonları ve yerli milli vatan millet sakarya muhabbetlerini sevenler için çok hoş, ama benim dikkatimi çeken asıl şey ülkemizin bu kadar fakirlikte bu kadar eti konuşabilmesi sürekli.
Dikkat ederseniz ülke olarak zeytin, peynir ve yumurtayı bile zor alan hatta bunlardan en az bir veya ikisini alamayan çoğunluk bir toplum olarak, günlerdir adam başı en az 200-300 lira verip dışarda köfte yiyenlerin derdini sanki kendi hayatımızda çokta önemli yeri olan bir şey gibi konuşuyoruz. Oysa ülkenin yerli vatandaşının en az %85'i muhtemelen Köfteci Yusuf'ta köfte yememiştir tıpkı benim gibi, ki artık istesem de yiyemem ben vejeteryan olarak.
Domuz eti yemiyorlar ama zülmedilen hayvan etine bayılıyorlar.
Gelelim diğer mevzuya, benim burada asıl dikkatimi çeken diğer şey ise, domuz etinden bu kadar kaçan bir toplumun açık açık zülmedilerek büyütülen ve kesim süreci de tamamen kaba saba İslam dışı olan bu hayvanların etini yemeye olan merakı. Domuz eti yemiyorlar ama hayvan öiftliklerinde zülmedilen hayvan etine bayılıyorlar. Bunu sadece müslümanlara da demiyorum ateist etoburlara da diyorum. Çünkü hem inanan hem de inanmayanların yarısından fazlası hayvansever geçiniyor.
Ülkemizde hiç İslam'i olmayan endüstiryel hayvan yetiştiştiriciliği nedense ne insani ne de İslam'i açıdan konuşulmuyor. Ben mesela aile kurban kesimlerinde buluduğum on yıllar boyunca hep orda hayvanlara yapılan kaba davranışları düşünür ve çok üzülürdüm.
Bu yüzden hayvanların kesimden önce çok narince yatıştırılmasınını ve bunun içinde sürekli Allah zikri ile yatıştırılması gerektiğini düşünürdüm ve teşrik tekbiri okurdum uzaktan. Çünkü nihayetinde acıyı hisseden bir canlıyı boğazından kesiyorsunuz. Bu düşününce çok ürpertici bir şey ve Allah'ın yarattığı bir canlıyı öldürmenin endüstriyel hayvancılıkta yöntemi daha kaba saba oluyor. Bildiğiniz katır kutur kesiyorlar hiç bir dini ritüel olmadan ve bunun İslami olmayacağına eminim ve bu yolla kesilen hayvanlarında etinin helal olmadığına da eminim.
Ben bu yüzden hayvan kesimhanelerinin eğer helal kesim diyorlarsa, kesim süreci boyunca hayvanlara çok güzel davranıp onları sevip okşayıp kesimhane de sürekli hoparlörlerden teşrik tekbiri dini şeylerin çalması gerektiğini düşünüyorum. İslami olan helal olan budur diğeri helal değildir bana göre ve vegan olmama sebep olan şeylerden biri de budur. Çünkü İslamın teşvik ettiği şekilde sevgi ve saygıyla yaklaşıılmadan o hayvanların kaba saba zülmedilerek kesildiğine eminim.
Çok acayip gelmiyor mu size de. Kimse de yıllardır çıkıp bu besi hayvanları sığır, küçükbaş ve kümes hayvanları için "bu hayvan çok narindir bunlara nasıl bu kadar zülmediyoruz ve ondan sonrada afiyetle nasıl yiyoruz bu hayvanların etini?" diye sormuyor?
Türkiye'de malum sokakta yaşayan hayvanlara yapılanlar ortada, ki tamamen saçmalık o da çünkü sokaklar hayvan yaşam alanı değildir, bununla beraber atlara ve eşeklere veya hayvanat bahçelerinde yabani hayvanlara yapılan zülmleri de görüyoruz.
Ama ne tuhaftır ki ortalık bir sürü vegan olmayan, ama hayvansevrim diye sokak hayvanları üzerinden ortalığı inleten ve yalandan duyar kasan ucube sanetçı ve siyasetçilerden geçilmiyor. Onlar da haklı çünkü henüz köpek eti yemiyorlar henüz yeselerdi muhtemelen onlara da sahip çıkmazlardı aynı at ve eşeklere veya hayvanat bahçelerindeki esir hayvanlara sahip çıkmadıkları gibi..
Ve işin gene en ilginç yani, bu hayvanseverlerin çoğusu kendisine müslüman diyen sanatçı aydın tayfası, müslüman olan bir ülkede nedense sokak hayvanları dışındaki diğer hayvanlara yapılan zülmü, endüsrtiyel çiftlikelrde yapılan zülm asla hiç konuşmuyorlar.
Uruguay'dan binbir zülm ile gemilerle getirilen büyükbaş hayvanlar veya müslümanları kesip biçen bir ülke olan Sırbistan'tandan et ithal etmeler.
Kimse çıkıp ya bunların hiçbir İslam'a uygun değil demiyor. Boru sesli Fatih ALTAYLI bile bu konulara girmiyor çünkü kendisi de canlı canlı ıstakoz pişiren bir alçak.
Yani nerden bakarsanız bakın İslam ve insanlık dışı yaşayan bir toplumuz ve bunun en büyük kriterlerinden biri zülmedilen hayvan eti yememiz ve zülm edilen hayvanların tamamını değil işimize gelenlerini korumaya çalışmamız.
0 Yorumlar